TR EN

Yönetici / 2025-09-11

GERÇEK EMEKLİLİK TARİHİ İLE BAŞVURU GÜNÜ ARASINDA GECİKME OLAN EYT’LİLER:

GERİYE DÖNÜK HAK KAYBI VE YARGI YOLU

 

I. Giriş

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), Türkiye’de uzun yıllar süren sosyal güvenlik tartışmalarının merkezinde yer almıştır. 8 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olan ancak yaş şartına takıldığı için emekli olamayan milyonlarca kişi, 7438 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte yaş şartı aranmaksızın emeklilik hakkını elde etmiştir1. Ancak uygulamada emeklilik hakkını kazanan birçok kişi, başvurusunu gecikmeli yapmış ve bu nedenle emekli aylığını geriye dönük olarak alamamıştır. Bu durum, geriye dönük hak kaybı sorununu doğurmuş ve hukuki tartışmaları beraberinde getirmiştir.


II. Mevzuat İncelemesi

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 30. maddesinde, emekli aylığının başvuru tarihinden itibaren başlatılacağı açıkça belirtilmiştir2. Buna göre:

“Aylıklar, sigortalıların yazılı istekte bulunduğu tarihi takip eden ay başından itibaren başlatılır.”

EYT düzenlemesini getiren 7438 sayılı Kanun’da ise aylıkların başlangıcına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamakta, mevcut sistemin devamı esas alınmaktadır3. Bu durum, başvurusunu geç yapan kişilerin aylıklarının ancak başvuru tarihinden sonraki ay başından başlatılmasına neden olmakta, hakkın fiilen kullanılamadığı sürelere ilişkin ödeme yapılmamaktadır.


III. Uygulamada Yaşanan Sorunlar

Birçok EYT’li, emeklilik koşullarını sağladığı hâlde başvurusunu çeşitli nedenlerle (bilgi eksikliği, idarenin yoğunluğu, teknik aksaklıklar vb.) geç yapmıştır. Bu kişilere, emeklilik hakkı doğmuş olmasına rağmen yalnızca başvurudan sonraki süre için ödeme yapılmıştır4.

Bu uygulama;

  • Sosyal güvenlik hakkının özünü zedelemekte5,
  • İdarenin eksik bilgilendirmesi sebebiyle oluşan mağduriyetleri göz ardı etmekte,
  • Emekliliğe hak kazandığı hâlde fiilen aylık bağlanamayan kişiler arasında eşitsizlik yaratmaktadır.

IV. Hukuki Değerlendirme ve Yargı Yolu

1. Anayasal İlkeler

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen sosyal hukuk devleti, devlete sosyal risklere karşı vatandaşını koruma yükümlülüğü yükler6. Ayrıca 60. maddede herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ifade edilmektedir. Bu hak, yalnızca teorik bir hak olarak değil, fiilen erişilebilir ve kullanılabilir bir hak olarak düzenlenmelidir7.

2. Yargı Yolları

Geriye dönük aylık talebi için bireylerin başvurabileceği yollar şunlardır:

  • İdari başvuru (SGK’ya yazılı dilekçe ile hatalı uygulamanın düzeltilmesini isteme)
  • İptal davası (İlgili işlemin iptali için idare mahkemesinde)
  • Tam yargı davası (Maddi hak kaybının tazmini için dava)

Danıştay’ın 2007/6599 E. ve 2008/1125 K. sayılı kararında, emeklilik başvurusu yapılmamasının idarenin bilgilendirme eksikliğinden kaynaklandığı ve bu nedenle başvuru tarihinden önceki hakların da korunması gerektiği belirtilmiştir8.


V. Değerlendirme ve Öneriler

Uygulamada karşılaşılan bu sorun, emeklilik hakkının tam anlamıyla kullanılmasına engel teşkil etmektedir. Bu nedenle;

  • 5510 sayılı Kanun’a geçici bir madde eklenerek, EYT kapsamındaki gecikmeli başvurular için geriye dönük aylık bağlanmasının önü açılabilir.
  • SGK, yükümlü olduğu aktif bilgilendirme görevini daha etkin biçimde yerine getirmelidir.
  • İdari veya yargısal mekanizmalarla hakkaniyet ilkesi ön planda tutulmalı, mağduriyetler bireysel olarak değerlendirilmeli ve giderilmelidir.

VI. Sonuç

EYT düzenlemesi, milyonlarca kişinin yıllardır beklediği bir hakkın teslimini sağlamış olsa da, uygulama noktasındaki teknik ve hukuki eksiklikler yeni mağduriyetler yaratmaktadır. Emekliliğe hak kazanmış bir kişinin salt başvurusunun gecikmiş olması nedeniyle geriye dönük aylık alamaması, anayasal sosyal güvenlik hakkı ile bağdaşmaz.

Yargı organlarının ve yasama mercilerinin bu soruna kalıcı çözüm üretmesi, sosyal devlet ilkesi gereğidir.


Kaynakça

  1. 7438 sayılı Emeklilikte Yaşa Takılanlara Yönelik Kanun, RG: 03.03.2023, Sayı: 32121.
  2. 5510 sayılı Kanun, m. 30.
  3. SGK Genel Yazısı, 28.03.2023, Sayı: E-85790964-010.06.02-8280236.
  4. Kamu Denetçiliği Kurumu Tavsiye Kararı, 2023/814.
  5. A. Çelikel – S. Başterzi, “Sosyal Güvenlik Hukuku”, 2020, s. 255-257.
  6. Anayasa, m.2.
  7. Anayasa Mahkemesi, 2012/86 E., 2013/107 K., Karar Tarihi: 04.07.2013.
  8. Danıştay 12. Daire, 2007/6599 E., 2008/1125 K., 07.02.2008.

 

 

ZAMANAŞIMI

Zamanaşımı kavramı, bir hakkın belirli bir süre boyunca kullanılmaması durumunda, bu hakkın artık hukuken ileri sürülemez hâle gelmesini ifade eder. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, zamanaşımının hakkın tamamen ortadan kalkmasına değil, sadece dava yoluyla ileri sürülebilme imkânının ortadan kalkmasına neden olduğudur. Yani zamanaşımı süresi dolmuş bir alacak, hâlen varlığını sürdüren bir “eksik borç” olarak kabul edilir; borçlu bu borcu öderse, yaptığı ödeme geçerli sayılır ve geri istenemez.

Sosyal güvenlik hukukunda zamanaşımı, idari başvuruların ve dava hakkının hangi süre içinde kullanılması gerektiği açısından büyük önem taşır. Örneğin emekli aylığına ilişkin başvurularda, hak sahibinin talepte bulunmadığı süre boyunca aylık ödemesi yapılmaması yasal dayanaklara bağlansa da, bazı durumlarda kişilerin geç başvuru yapmasının idarenin yetersiz bilgilendirmesinden veya teknik aksaklıklardan kaynaklandığı görülebilir. Bu gibi durumlarda zamanaşımına ilişkin hükümler, hakkaniyet ilkesiyle birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle anayasal düzeyde güvence altına alınmış olan sosyal güvenlik hakkı, salt zamanaşımı nedeniyle fiilen kullanılamaz hâle gelmemelidir.

 

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2013/10853 E., 2014/12951 K.

Konu: Emeklilik sonrası çalışmanın tespiti ve işçilik alacaklarının zamanaşımı

Özet: Davacı, emekli olduktan sonra çalışmaya devam ettiğini ve bu döneme ilişkin işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir. Mahkeme, bu taleplerin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay, emeklilik sonrası çalışmanın kesintisiz devam ettiğini ve iş sözleşmesinin sona erdiği tarihin esas alınması gerektiğini belirterek zamanaşımı süresinin bu tarihten başlaması gerektiğine karar vermiştir.


 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2024/7068 E., 2024/8676 K.

Konu: Emeklilik sonrası işçilik alacaklarında zamanaşımı süresi

Özet: Davacı, emeklilik sonrası çalıştığı döneme ilişkin işçilik alacaklarını talep etmiştir. Mahkeme, bazı alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davayı kısmen reddetmiştir. Yargıtay, yıllık izin alacaklarının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve bu sürenin iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlaması gerektiğini vurgulamıştır.


Bu kararlar, EYT’lilerin emeklilik başvurularındaki gecikmeler nedeniyle yaşanan hak kayıplarında zamanaşımı sürelerinin nasıl değerlendirileceği konusunda önemli içtihatlar sunmaktadır. Özellikle emeklilik sonrası çalışmanın devam etmesi durumunda zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi açısından bu kararlar yol göstericidir.

 

Bu makalede, EYT’lilerin gerçek emeklilik tarihi ile başvuru günü arasındaki gecikmeden doğan geriye dönük hak kayıpları ve bu konuda başvurulabilecek yargı yolları detaylı şekilde ele alınmıştır. Emeklilik sürecinde hak kaybına uğramamak ve yasal başvuru yollarını doğru kullanmak için uzman hukuki destek alınması tavsiye edilir.